Ana içeriğe atla

Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan ve Sakarya’yı da içine alan olağanüstü kuraklık durumunun tarım alanlarına etkisi hakkında konuşan SUBÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Taki Demir, “Yağış rejiminin değişmesi ister istemez verimin düşmesine yol açacaktır. Eğer doğru çeşitlerle üretim yaparsanız sorun büyük oranda azalabilir. Sakarya özelinde bakıldığı zaman endişeye gerek olmadığı kanaatindeyim” dedi.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü, ülke genelinde son kuraklık haritalarını yayımlamıştı. Standart Yağış İndeksi (SPI) metoduna göre hazırlanan 3 aylık haritada Sakarya’yı da çevreleyen 15 ilde görülen olağanüstü kuraklık durumu dikkat çekti. Bu çerçevede tarım şehri olarak bilinen Sakarya’da da mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava şartlarının tarım alan ve ürünleri üzerindeki etkisine ilişkin Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Taki Demir açıklamalarda bulundu. Yağış düzenin tarıma etkisinden söz eden ve Sakarya özelinde bakıldığı zaman endişeye gerek duyulmadığını belirten Demir, doğru su tüketimiyle tarımda kuraklığı en aza indirmenin önemine değindi.

Verim üzerinde baskı oluşturacaktır,

Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Taki Demir, “Sakarya tarım şehri yaklaşık yıllık 800 milimetre civarında yağış alan bir şehir. Ve yağışın da yıl boyunca nispeten düzenli dağıldığı bir şehir. Dolayısıyla yağışların düzeninin bozulması verim üzerinde de bir baskı oluşturacaktır. Sakarya tarımına baktığınızda Karasu, Kocaali, Akyazı ile Hendek tarafında fındık tarımının yaygın olduğunu görüyoruz. Özellikle merkezde de mısır tarımı yaygın. Güney’e doğru gidildiğinde Pamukova ve Geyve tarafında ayva ile meyvecilik, sebze alanlarının olduğunu görüyoruz. Genel olarak bakıldığında yağış rejiminin değişmesi ister istemez verimin düşmesine yol açacaktır. Bu durumda yapılması gereken şey, doğru çeşitlerle eğer üretim yaparsanız sorun büyük oranda yağışların düzensizliği, sadece verim azalmaları şeklinde bir etki oluşturabilir. Ama büyük çaplı bir zarar meydana getirmez” dedi.

Su hareketinde değişen bir şey yok

Demir, “Özellikle endüstri devriminden, günümüze gelen süreçte küresel ısınmaya bağlı olarak su hareketi hızlanıyor. Aslında su hareketinde de değişen bir şey yok, hemen hemen dünyada aynı miktarda su çevrim içerisine giriyor ve tekrar karaya dönüyor, oradan da denizlere ve yeniden döngüye giriyor. Buradaki sorun küresel ısınmanın etkisiyle daha yüksek bir buharlaşma, daha yüksek bir transpirasyon neticesinde birden bire 2-3 ayda yağacak yağışın, bir gecede yeryüzüne ulaşması sel felaketine yol açıyor. Tabi bunun etkileri var. Küresel ısınma sebebiyle kar yağışları azaldı. Kar yağışlarının azalmış olması yavaş yavaş biriken toprağa, yer altı stokunu artıran suyun taşınarak denizlere gitmesi demek. Tabi denizlere gittiğinde tuzlu suyu tekrar kullanmak mümkün olmuyor. O sebeple kar yağışları tarım açısından çok değerli. Özellikle Orta Anadolu bölgesinde kurak şartlarda yapılan tarımda kar yağışının çok önemli olduğunu biliyoruz. Bunu yağmura dönüştürdüğü zaman toprak taşınması, yeterince toprak altı rezervinin stokunun oluşmaması durumu söz konusu. Tabi toprak altından siz suyu çekmeye başladığınızda Konya Ovası’nda gördüğünüz gibi obrukların oluşması, toprak altı su varlığının azalması söz konusu. Gittikçe de derinlere inen bir yer altı suyu oluşuyor” diye konuştu.

Yağışlar dengeli

Tarım alanlarında su tüketimine dikkat çeken Demir, “Tabii ki genel olarak endişe içerisinde bakıyoruz ama Sakarya özelinde bakıldığı zaman endişeye gerek olmadığı kanaatindeyim. 800 milimetre civarında yağış alıyoruz ve bu yağış yıl içerisinde dengeli bir dağılış gösteriyor. Dolayısıyla ürettiğimiz ürünler açısından bu uygun bir şekilde bitkilerde yerini buluyor. Son yıllardaki bu değişime baktığınızda kısmen bir etkilenme öngörümüz var ama bunun çok büyük çaplı verim düşüklükleri, ürün değiştirmeye sebep olacak bir etkiye sahip olacağı kanaati henüz yok. Hâlihazırda fındık üretimi, ayva üretimiyle ilgili endişemiz yok. Tabii ki uzun yıllar sonrası için alternatifleri çalışılması gerekiyor. Özellikle su hasadı yolunu bulmamız lazım. Biz su kullanımıyla ilgili özellikle kapalı devre sulama sistemlerinin suyu tarımsal üretimde kullanırken çok daha etkin kullanması gerektiğini vurgulamamız gerekiyor, altyapının ona göre yapılması gerekiyor. Buna dikkat edilmeli. Diğer taraftan tarımsal üretimde kullanılacak ürün yelpazesi üzerinde çalışılarak bölgemize uyacak alternatif tarım ürünleri nelerdir, bu konuda da çalışmaların yapılması gerekiyor. Biz fakülte olarak benzer şekilde farklı ürünlerin adaptasyonlarıyla ilgili de çalışma, projelendirmelerimiz mevcut” şeklinde konuştu.

Mevsim kayması riskli

Kuraklığın doğru su yönetimi kullanıldığı takdirde ürünleri fazla etkilemeyeceğinden söz eden Demir, “Mevsim kaymalarının da tarımsal üretim açısında riskleri var özellikle ilkbahar geç donları meyvecilik ve sebzecilikte bitkisel üretim açısından önemli. Bitkiler ilkbaharda faaliyete geçtikten sonra aktif büyüme dönemlerinde kışın -14, -15 derecelerde zarar görmemesine rağmen ilkbaharda -4,-5 derece sıcaklarda şiddetli zarar görebiliyorlar. Dolayısıyla mevsim kaymalarının böyle bir riski var. Mevsim kaymaları özellikle bitkilerin aktif büyüme dönemlerinde havların çok sıcak olması bitki gelişiminin durmasına yol açıyor. Bitki gelişini durmasında verim azalmasına yol açıyor. Meyvecilik açısından da bir sonraki yılın ürünü aslında bir önceki yıl belli periyotlarda görülür. Bu iklim kayması bunları da olumsuz yönde etkileyebilir. Buna bağlı olarak bir sonraki yılın veriminin azalması şeklinde bir durum ortaya çıkabilir. Sakarya özelinde çok büyük riskler olmadığı ancak su yönetiminin çok iyi ayarlanması ve planlanması kanaatimdeyim” ifadelerini kullandı.

Galeri